top of page
Ferit Yuhanna Tekbaş

Kocamahhul: “Dinimizi gelecek nesile yaklaştırmak için ayinlerde Almancayı kullanmak istiyoruz.”

Güncelleme tarihi: 28 Ağu 2023

Avrupa’daki kiliselerin başkanlarıyla yaptığımız röportajlar Almanya’daki Pforzheim Rum Ortodoks Kilisesi Başkanı Michael Kocamahhul ile devam ediyor. Kocamahhul bu röportajda bizlere cemaatin yapısını, gençlerin yönetimde aldığı önemli rolü, göç ile Almanya’ya gelen Suriyeliler ile kilise çatısı altındaki ilişkilerini ve ayin dilinin Almanca olarak tercih edilmesinin nedenlerini anlatıyor.

Röportaj: Ferit Tekbaş

Kendini ve yönetici olduğun cemaatimizi okuyucularımıza tanımlar mısın? Ne kadar zamandır cemaat başkanlığını yürütüyorsun, kaç kişilik ve kaç haneli bir cemaatten bahsediyoruz?

Ben 1986 Antakya doğumluyum. Evli ve üç çocuk babasıyım. 2016’dan beri Pforzheim’daki kiliseye başkanlık ediyorum ve ondan önce bir gençlik temsilcisi olarak aktiftim. Pforzheim’ın 150 aktif üyesi ve yaklaşık 50 ailesi var. En büyük kısmı Antakya’dan gelmektedir.

Yıllarca metropolitliğimizin kilise çatı örgütünün başkanlığını yaptın. Bu çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Ne gibi bir görevi var bu örgütün?

Metropolitimize yönetici direktör olarak hizmet ettim ve piskoposumuza çeşitli projelerde yardımcı oldum. Bu projeleri kısaca sayacak olursak, üye cemaatleri bir araya getirmek ve onları aktif olarak desteklemektir. Misal finans sorunlarını çözmek, sosyal aktiviteleri desteklemek ve bütün idari sorunlarına beraberce çözüm getirmek görevimizdir. Gelecekte daha iyi çalışma garantisi sağlamak için gençlerimizin cemaat yönetimlerinde aktif olması gerekmektedir. Bunu mutlaka başarmalıyız aksi takdirde cemaatlerimizin Almanya’da başarılı ve kalıcı olması garantisi kalmayacaktır maalesef.

Suriye’deki savaştan bu yana birçok Ortodoks Hıristiyanın Almanya’ya yerleştiğini biliyoruz. Pforzheim’deki kilise cemaatimizin Suriyeli Rum Ortodoks Hıristiyanlarla entegrasyon çalışmaları ne durumda ve oranı ne kadar?

2015 yılında Suriyeli kardeşlerimizi kilisemizde ağırlamaya başladık. Onlara çeşitli konularda destek olduk. Kilisede üye olarak 10 aile faaliyet gösteriyor. Üye olmayanların ve kilisemize devamlı gelen Suriyeli kardeşlerimizin sayısı çok daha yüksek. Ayrıca yönetim kurulunda iki Suriyeli kardeşimize görev verdik. Bu bizi çok memnun ediyor. Şu anda Rusya – Ukrayna savaşı nedeni ile Almanya’ya gelen Ukraynalı mülteci kardeşlerimize de kapılarımızı açık tutmuşuz.

Şimdiye kadar kendinizi nasıl finanse ettiniz, Alman devleti veya patrikliğimiz size maddi yardımda bulunabildi mi?

Kendimizi üyelerimizin bağışlarıyla ve düzenlediğimiz etkinliklerle finanse ediyoruz. Pforzheim şehri bizi çeşitli proje ve konularda destekliyor sağolsunlar. Geleceğe çok ümitle bakıyoruz ve bu nedenle üyelere bize desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.

Almanya’da bulunan diğer kilise cemaatlerimiz ile, örneğin buraya uzak olmayan Stuttgart’taki cemaatimiz ile çalışmalarınız veya bağlantınız var mı?

Daha önce de belirtildiği gibi, odak noktam cemaat kiliseleri arasındaki işbirliğiydi. Genişletilebilecek iyi bir temel ilişki var. Cemaatlerin arası Stuttgart dahil iyi ilişkilerimiz mevcut lakin, bu ilişkilerin derin olduğunu söyleyemem ama daha derinleşmesi için Cemaat yönetim kurularının bu konuda çok aktif rol almaları gerekir ve beraber sosyal projeler ile bizi yakınlaştıracak adımlar atılması gerekir.

Pforzheim ve Stuttgart’ta kiliselerimiz birbirinden 25 kilometre uzaklıktadır. O zamanlar neden Pforzheim’da bir cemiyet kurmak zorundaydınız, ne de olsa Stuttgart cemiyetimize katılabilirdiniz ve mevcut olan maliyetler bu kadar da yüksek olmazdı?

Başlangıçta Karlsruhe’deki kiliseyle birlikteydik. O zamanki yönetim kurulu 2001 yılında kendi kiliselerini kurmaya karar verdi. Bu doğru bir hamle olmuştu. Karlsruhe’deki kiliseye bizi desteklediği için çok teşekkür ederiz. Birbirimizi çeşitli bayram ve festivallerde ziyaret ediyoruz ve bu bizim ortak bir kilise olduğumuzu gösteriyor. Stuttgart Kilisesi ile birleşme projelerimiz şimdiye kadar yoktu hatta düşünce olarak da yoktu. Pforzheim’da bizim üyelerimizin takriben yarısı kiliseden 3 km uzaklıkta kalıyor. Bu yakınlık da bizlerin kilisede daha aktif olmamamızı da sağlıyor.

Malum Antakyalı Ortodokslar Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerine yayılmış durumdalar. Bugün annelerinden babalarından öğrendikleri Arapçayı da giderek daha az konuştuklarını görüyoruz. Pforzheim cemaati özelinde bu durum nasıl? Arapça, Türkçe ya da Almanca konuşuyorlar mı? Arapçayı (ya da Türkçeyi) öğretmek gibi bir projeniz var mı?

Burada Almanya’da 4. kuşakta yaşıyoruz, anadil fiilen yok oluyor ve normal hayatta ve kilise ayinlerinde Almanca konuşuyoruz. Şu anda proje olarak bir dil okulu düşünülmemektedir. Ama bu Arapça ve Türkçeyi unuttuğumuz veya konuşmadığımız anlamına gelmez. Cemaatimizde bulunan üyelerimiz sadece Antakyalı Ortodokslardan ulaşmamaktadır. Üyelerimizin arasında sayısı yüksek olan diğer milletlerden ulaşan Ortodokslar bulunmaktadır. Dolayısıyla ortak dilimiz Almancadır ve bu durum ağırlıklı olarak Almancayı kullanmayı gerektiriyor.

Peki cemaatten Türkçe, Almanca ya da Arapça olsun gibi bir talep var mı?

Bu konudaki görüşüm çok net. Dinimizi gelecek nesle yaklaştırmak için kilise ayinlerinde Almancayı kullanmak istiyoruz. Teoloji zor bir alandır ve burada geniş bir kelime dağarcığına ihtiyacınız var. Birçoğunun Almanya’da çok iyi bir eğitim aldığını ve kilisede herhangi bir dil engeli ile karşılaşmamaları gerektiğini söyleyebilirim. Pforzheim’da o kadar ilerideyiz ki, hizmetin yarısı Almanca olarak yapılıyor. Çok zaman ve çaba gerektirdi ama doğru yoldayız.

Gençlerimize yönelik ne gibi sosyal faaliyetleriniz var?

Kurulumuz gençlerden oluşuyor. Bu değişiklik 2016 yılında yürürlüğe girmiştir. Çeşitli etkinlikler yapan bir gençlik grubu ve bir gençlik korosu var. Yönetimin büyük kısmı gençlerden ulaşmaktadır. Gençlerimize güvenimizi günden güne artırıyoruz. Neticenin şu an için çok iyi olduğunu söyleyebilirim.

Kilise ve cemaatinizin geleceği için, ne gibi projeleriniz var?

Şu anda küçük bir kilisemiz var. Bir sonraki proje, kendi salonu olan daha büyük bir kilise olacak. Toplum yaşamını geliştirmek için daha fazla çaba sarfetmeliyiz. Maalesef şu an ve gelecekte Almanya’da birçok kilise boş ve kapatılma tehlikesi altındadır. Mutlaka bizim etrafımızda boş ve bize uygun bir kilise alma imkanımız doğacaktır. Dolayısıyla biz cemaat olarak yeni bir kilise inşaat etmeği gerekli bulmuyoruz.

Cemiyetinizin en büyük sorunları nelerdir?

En büyük sorun Korona kriziydi. Kilise ayinlerine çok az kişinin girmesine izin verildi. Çok şey öğrendik ve birlikte üstesinden gelmeyi başardık. Korona nedeni ile bütün cemaatlerimizin yaşadığı finansal sorunu biz de küçük cemaat olarak ağırlıklı yaşadık. Buna rağmen bu şartlar altında şu an devamlı olarak bir pederimizi bizde ayin yapması için Pforzheim’a getirmeyi de başardık.

Antakyalı Rum Ortodokslara dair ara ara gündeme gelen cemaatin etnik kökeninin Rum ya da Arap olduğuna dair bir tartışma var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Evet, bu konuda çok fazla tartışma var. Benim tavsiyem, yetkin insanlar ve tarihçiler bir masaya oturup bu konuyu tartışsın.

Bu keyifli söyleşi için Nehna ve okuyucularımız adına size teşekkür ediyorum. Daha ilk adımlarını atan Nehna’nın okurları için eklemek istedikleriniz var mı?

Güzel röportaj için size Ferit Bey teşekkür eder, Nehna ailesine başarılar dilerim.

5 görüntüleme

Bu platformun kendine ait resmi bir görüşü yoktur. Bu oluşum içerisinde yer alan tüm yazılar yazarların şahsi görüşüdür.  Okuduğunuz bu yazının yayın hakları nehna.org’a aittir, ilkelerimiz gereğince sitemizdeki yazıların paylaşılmasında bir sakınca görmüyoruz. Ancak paylaşım yapılırken evrensel basın ilkelerine riayet edilmesi, yazının ilk olarak nehna.org sitesinde yayınlandığına ilişkin ibare bulunması ve yazarın isminin anılması hususlarına dikkat edilmesini önemsiyoruz.

bottom of page