Değerli kardeşlerim hepinize esenlikler diler, Rabbin bereketi ve lütfunun üzerinizde olmasını temenni ederim. Bu yazıda da birlikte olmanın büyük heyecanı ve mutluluğu içerisindeyim. Daha önceki yazımda siz değerli okuyucularımıza eşsiz geleneklerimizden bahsedeceğimi iletmiştim. İmkanlar dahilinde öncelikle sizlere dini geleneklerimizin bir kısmını aktarmakla yetineceğim.
Samandağ Rum Ortodoks Kilisesi cemaatimizin en bilinen geleneklerinden birisi “Azizlerin Bayramı”dır. Örneğin, Aziz Yuhanna, Corc, İlyas, Mihayil vb. O gün hangi azizin yortusu kutlanıyorsa, azizin ismini taşıyan herkesin bayramı kutlanır ve cemaatin çoğu bayram sahibinin evine bayramlaşmaya gider. Bu gelenek bizlere iki önemli durumu öğretmektedir: Azizlerimize karşı olan saygı ve imanımızın önemi ve bu kutsal bayramlar vasıtası ile sosyal, dini ve kültürel diyaloğun önemi. Dileğimiz ve gayemiz bu dini ve sosyal olan geleneğimizi daha sonraki nesillere aktarmaktır.
Diğer eşsiz geleneğimiz de 14 Ağustos akşamı kutladığımız “Meryem Ana’nın Ebediyete İntikal Edilişinin Bayramı”dır. Ortodoks inancına göre, azizlerin bayramları ölüm günlerinde kutlanır, çünkü insan ölümden sonra kutsallaşır ve ebediyete intikal eder. 14 Ağustos’ta dualar eşliğinde kutsal kominyon alındıktan sonra, iki haftalık oruç süreci sona erer, davul-zurna eşliğinde halaylar çekilir ve bayram büyük bir coşku içinde kutlanır. Yazın ortasına denk gelmesi ve gurbetçilerimizin çoğunun o tarihlerde burada olmaları da bu geleneğimize ayrı bir renk katmaktadır. Burada önemle şunu belirtmek isterim ki, kilisemizde 11. yüzyıla kadar Meryem Ana orucu yoktu, ancak imanlılar Meryem Ana’ya karşı sevgi, hürmet ve imanlarından ötürü onu bu oruçla onurlandırmışlardır.
Son olarak da sevgili kardeşlerim, Samandağımızın meşhur “Karnaval” etkinliklerinden de bahsedelim. Karnaval, iki Pazar art arda gelen birinci ve ikinci karnaval Pazarları olarak adlandırılmaktadır. Bu Pazarlar büyük Paskalya orucunun hazırlık pazarlarıdır. Cemaatimiz, bahsettiğimiz bu iki Pazar gününde, ritüelimizde büyük ve kutsal sayılan Paskalya orucu, yöresel davul ve zurna eşliğinde halaylar çekerek ve şenlikler düzenleyerek karşılanır. Bu da bizlere orucun hüzün değil, tam aksine sevinç ve bereket olduğunu ifade etmektedir. Amacımız bu geleneklerimizi bizden sonraki nesillere aktarmaktır. Böylece, inancımız eşsiz geleneklerimizle yaşayacak ve varlığımız bu coğrafyada canlanacaktır.