Cemaat başkanlarıyla röportajlarımıza Almanya Frankfurt/Butzbach’ta bulunan Rum Ortodoks Kilisesi Cemaat Başkanı Yusuf Fırsatbul’la devam ediyoruz. Fırsatbul’la Butzbach’taki Rum Ortodoks cemaatini, Almanya’da devletin farklı dini cemaatlerle nasıl ilişki kurduğunu ve Avrupa’nın temelden yapılan ilk Rum Ortodoks kilisesini konuştuk.
Röportaj: Ferit Yuhanna Tekbaş
Sayın başkan, öncelikle söyleşi yapmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim. Frankfurt/Butzbach Rum Ortodoks cemaatinin başkanlığını epeydir sürdürüyorsun. Kendini ve başkanlığını yürüttüğün cemaati okuyucularımıza biraz anlatır mısın? Ne kadar zamandır cemaat başkanlığını yürütüyorsun ve kaç kişilik bir cemaatten bahsediyoruz?
Öncelikle Nehna‘da yayınlanacak bir röportaja beni konuk ettiğiniz için teşekkür ederim. Bu benim için bir onur ve ayrıcalıktır. Ben 1959 senesinde Samandağ’da dünyaya geldim. Beş kardeşiz. Babamı iki yaşında kaybettim. Annem 2013 senesinde vefat etti. Evliyim, iki oğlum ve iki torunum var. 1978 senesinde liseyi bitirdikten sonra Almanya’ya yüksek öğrenim için geldim. Almancayı öğrendikten sonra Giessen Teknik Üniversitesi’nde yüksek elektronik-elektronik mühendisliğini bitirdim. 36 seneden beri bir holdingde proje ve yatırım menajerliği yapıyorum.
Cemaatimize gelince, Butzbach’a ilk olarak 1965 senesinde büyüklerimiz gelmeye başlamışlar. Aziz Petrus ve Aziz Pavlus Butzbach Cemiyeti’ni birinci kuşak büyüklerimiz 1980 senesinde İbrahim Uysal başkanlığında kurdular. İlk başkan da merhum İbrahim Uysal olmuştur. O zaman cemiyetimiz 20 aileydi. Şimdi cemiyetimiz 200 aileden oluşuyor, 600 üyeye sahibiz. Cemiyetimizin kurulduğu tarihten beri ya yönetim kurulunda görev aldım ya da dışardan bir etkinlik grubunda çalışmalarım oldu. Ağustos 2012 senesinden beri de cemiyetin cemaat başkanıyım.
Bildiğim kadarıyla bu cemaat “küçük Samandağ” olarak da anılır. Bunun nedeni nedir?
Soruda çok güzel bir deyim kullanmışsın. Butzbach cemiyeti hakikaten “küçük Samandağ” olarak anılır. Bunun sebebi de, üyelerimizin %90’ının Samandağ kökenli olmasıdır.
Butzbach’taki topluluk kültürel değerlerimizi korumaya devam ediyor mu?
Cemiyetimizin kuruluşunun ana sebeplerinden biri de örf ve adetlerimizi yaşamak ve çocuklarımıza yaşatmaktır. Etkinliklerimizin birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum. Her sene 15 Ağustos’ta Meryem Ana’mızı, Seydi’yi anma gününde kazanlar kaynar; Samandağ usulü hırisi (keşkek) yaparız. Diriliş Yortusu (Paskalya) orucu başlangıcında davullu-zurnalı halaylar çekeriz. Paskalya Bayramı’nda da aynı Samandağ usulüyle İsa Mesih’in dirilişini (hicmi) kutlarız.
Almanya’daki Rum Ortodoks Kilisesi için Butzbach cemaati belki de Avrupa’daki en önemli cemaatlerden biridir. Yeni kilise inşasının bu durumda bir payı var mıdır? Yoksa cemaatin çok aktif olmasıyla mı ilgili?
Butzbach Cemiyeti’ni Avrupa’da en önemli cemiyet yapan, sadece inşa ettiği yeni kilise değildir. Kilise sadece duvarlarla ve kutsal eşyalarla donatılmış. Eğer biz imanlılar kiliseye gitmiyor ve orayı doldurmuyor olsaydık, bunun bir kıymeti kalmazdı. Kiliseyi kilise yapan cemaat üyeleridir. Çok şükür, kilisemiz her ayinde doludur, bunda yönetim kurulunun ve pederimizin rolü büyüktür. Etkinliklerimiz çok, on tane aktif gurubumuz var. Bu gruplarda sosyal faaliyetler çok geniş katılımla yapılıyor. Çok aktif ve canlı bir cemiyet hayatımız vardır.
Butzbach Azizler Petrus ve Pavlos Rum Ortodoks Kilisesi
Yeni kilise için tebrikler. Kilise Ortodoks-Bizans mimarisine göre inşa edilmiş. Bu, Almanya’daki cemaatlerimizde ilk kez uygulandı. Butzbach’taki Ortodoks topluluğu bu binayı mimari ve finansal olarak nasıl inşa edebildi? Alman devletinin veya patrikhanemizin finans bakımından cemaatimize bir yardımı olabildi mi?
2000 senesinde kilise ve salon inşaatı için 3500 metrekarelik bir arsayı kendi imkanlarımızla satın aldık. O zamana kadar görevdeki bütün yönetim kurulu başkanları ve üyeleri kilise ve salon inşaatı için planlar yaptılar. 2009 senesinde salonun temeli şimdiki kadasetli Patriğimiz Yuhanna Yazıcı tarafından atıldı. 2012 senesinde bir törenle açılışı yaptık. Yeni kilise bitene kadar salonu kilise olarak kullandık. Yönetim kurulu, kilise inşaat grubu ve sayın üyelerimizin desteğiyle, Mart 2015 senesinde kadasetli Metropolitimiz İsaak Barakat kilisemizin temelini attı, böylece inşaata başladık. Kasım 2020 senesinde yeni kilisemize bir kutsama töreniyle taşındık. Korona müsaade ederse, 2022 senesinde geniş çaplı bir açılış töreni yapacağız, kilisemiz Avrupa’da temelden inşa edilen ilk Rum Ortodoks kilisesi unvanına kavuşacaktır. Tebriklerin için teşekkürler, evet kilisemiz Bizans mimarisine göre inşa edildi. İnşaatın bir kısmını banka kredisiyle ve bir kısmını da cemaatimizin bağışlarıyla yaptık. Butzbach Belediyesi’nin salon inşaatı için 132.000 euro yardımı oldu. Başka bir resmi kuruluştan yardım gelmedi. Bizler cemiyet üyelerimize güvenerek ve onlardan onay alarak kilise inşaatına başladık. Bütün bağış yapan ve yapacak ailelere, şirketlere ve kuruluşlara teşekkür ederiz.
Frankfurt/Butzbach cemaatinin devlet ya da belediyeyle ilişkisi nasıl? Dini ihtiyaçları karşılamada devlet desteği oluyor mu? Almanya’daki süreci bilmeyen Türkiyeli okuyucularımız için buradaki sistemi biraz anlatabilir misin?
Bizim devletle, yöresel kurumlarla ve bilhassa kaymakamlık ve belediyeyle ilişkilerimiz çok iyi. Önemli davet ve protokollarında her zaman yer alırız. 2019 Belediye Kültür Ödülü bizim cemiyetimize layık görüldü. Bir törenle bu ödülü bize takdim ettiler. Bununla gurur duyduk, özverili çalışmalarımızın meyvesini aldığımızı sanıyorum. Ayrıca, bölgemizdeki sivil toplum kuruluşlarıyla, Türkiye Frankfurt Başkonsolosu’yla ilişkilerimiz de çok iyidir. Etkinliklerimize katılıyorlar. Mübarek Ramazan ayında cemiyetimiz iftar yemeği veriyor, böylece dinlerarası diyaloğa yardımcı oluyor, önyargıların ortadan kalkmasına yardımcı oluyoruz.
Cemiyetimizin farklı gelir kaynakları vardır, en önemli gelir kaynağımız, üyelerden aldığımız aidatlardır. Her üye kendi finans durumuna göre 10 ile 80 euro arasında aylık aidat öder. Devlet desteği dolaylıdır. Aidatlar ve bağışlar sene sonu vergi denkleştirmesinde masraf olarak vergiden düşürülebilir. Bu vergi iadesi, herkesin kişisel vergi oranına göre yüzde 0 ile 45 arasında değişebilir. Cemiyetimiz vergi dairesine bağlıdır ve her üç senede bir bilançolarımız kontrol edilir.
Suriye’deki savaştan bu yana birçok Ortodoks Hıristiyanın Almanya’ya yerleştiğini biliyorum. Yıllarca metropolitimizin kilise çatı örgütünün başkanlığını yaptın. Cemaatlerimizde Suriyeli Ortodoks Hıristiyanlarla entegrasyon çalışmaları ne durumda ve Butzbach cemaatinizde Suriyeli Ortodoksların oranı ne kadar?
Suriye’deki savaştan Almanya’ya sığınan çok aileye cemiyetçe ve şahsi olarak yardımlarımız oldu ve olmaya devam ediyor. Birkaç aileyi kilisemizde misafir ettik, onlara ev bulduk, entegre etmeye çalıştık. Devlet dairelerindeki işlerini şimdiye kadar eşim Silvana halletti. Cemiyetimize yaklaşık 25 aile geldi. Pazar ayinlerimize de katılıyorlar. Metropolimizin çatı örgütünde halen görevliyim, şimdilik finans işlerine bakıyorum.
Antakyalı Rum Ortodokslara dair ara ara gündeme gelen tartışma var. Bu cemaat Rum mudur? Arap mıdır? Süryaniler ise Süryani olduğunu iddia ediyor bu konuda ne düşünüyorsun?
Bu konuyu tarihçilere bırakmak isterim, ben kendimi Antakya Rum Ortodoksu olarak görürüm ve Hıristiyanlığın ilk olarak Antakya’dan yayıldığına inanıyorum.
Malum Antakyalı Ortodokslar Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerine yayılmış durumdalar. Bugün annelerinden babalarından öğrendikleri Arapçayı da giderek daha az konuştuklarını görüyoruz. Butzbach cemaati özelinde bu durum nasıl? Arapça ya da Türkçe konuşuyorlar mı? Arapçayı (ya da Türkçeyi) öğretmek gibi bir projeniz var mı?
Bizler Arapçayı büyüklerimizden öğrendik, bizler de çocuklarımıza öğrettik. Çok şükür çocuklarımız hem Arapça hem de Türkçe konuşabiliyorlar. Türkiye’deki akrabalarımızı sıklıkla ziyaret ederek bağlarımızı hiç koparmadık. Bizim en büyük projemiz, gençlerimizi bir çatı altında toplayıp sosyal faaliyet ve etkinlik yaparak kötü alışkanlardan korumaktır. Çok şükür, bizim cemiyette kriminal suçlar sıfırdır ve bununla gurur duyuyoruz.
Buna bağlı olarak, ayinleri hangi dilde gerçekleştiriyorsunuz? Cemaatten bu anlamda Türkçe, Almanca ya da Arapça olsun gibi bir talep var mı?
Ayinleri Arapça ve Almanca yapmaktayız. Zamanla ayinlerin daha çok Almanca yapılacağını sanıyorum. Çünkü gelecek nesil, yaklaşık 20 sene sonra Arapcayı maalesef daha da az konuşup anlayacaktır.
Bu keyifli söyleşi için Nehna ve okuyucularımız adına sana çok teşekkür ediyorum. Daha ilk adımlarını atan Nehna’nın okurları için eklemek istediklerin olur mu?
Son olarak Nehna‘nın kurulmasında emeği geçen sana ve diğer arkadaşlara teşekkür ediyorum. Kültür, gelenek ve göreneklerimizi araştırıp yayınlamaya devam etmenizi diliyorum. Başarılar dilerim.