Zelzele uğramış bir gece vakti
Uykuda yakalamış evlatlarını
Yüreklere korlar düşmüş diyorlar
Dağ taş duymuş çığlıklarını,
İmdat seslerini, ağıtlarını.
Ahalisi düşmüş can pazarına
Sahipsiz çocuk gibi, yalnız, perişan
Kimi kalmış, kimi gitmiş el diyarına,
Kimisi imdat beklemiş enkaz başında,
Saatler değil, günler boyu, ölüm koynunda.
Havalar buz, şehirde zifir karanlık
“Kabus belki, uyanırım” dedin bir anlık
Yaşıyor olman bile zor geldi belki
Bu nasıl uyanmaktır derin uykudan,
Bu nasıl felaket, bu ne çelişki.
Asırlarca aynı öykü tekerrür etmiş,
Ecdadın da gördü, şimdi nasip sana,
Ne Tanrı elinden, ne şer, ne yazgı,
Doğanın kanunu dense de inanma
Cellat tedbirsizlik oldu, gerisi safsata.
Binalar kurulur, yollar yapılır,
Tarlalar ekilir, bağlar bozulur,
Ölmüşlerin yası elbet tutulur,
Hayat girer akışına, gülersin, lâkin,
Cellat ne affolur, ne unutulur.